1/21/2009

Arınma



İçimizin bütün eğrileri kavuşmadan geçmişine
Elenerek çoğalan iklimlere bırakıyorlar yüzlerini
Zifire doluyor kalbim.
Yad-sınan ve yansıyan mavi ışık .
Bütün gebelerin çıplak el verdiği hüznümü yıkıyorlar o bahçede
Usul usul oynaşıyor yaşlı kadınlar urları döverken
Korkuyorum…

Dünya kadar kan, kan kadar et,
Savaş, vahşet, katliam, tecavüz
parçalanmış kuklaların gizli sahnesinde
birkaç dilimlenmiş sözcükle sunuyorlar henüz olamamış olanı

Kim olduğumuzu başkalarından duymaya alıştırılan, barkodları gözlerinden fırlayan bir tür oluyoruz
Buz torbalarına sıkıştırdığımız acılarımızla
Bandosunu kaybetmiş ıssız bir kasaba halleri
Bacaklarımızdan saçlarımıza tırmanan çocuk seslerini duymazdan gelerek
Gemilerle utanç satıyoruz limanlara
Biz,
Hala sevişmeyi düşleyen bir kızın çarşafındaki son leke
Dudaklarımızda kıvrılan mucize
Umutla öldürdüğümüz ruh

Olympos
Pandora
Ve artık Prometheus

Hiç yorum yok: