2/27/2009

Alas, Alas! The Breath of Life!

Sırtımı çiğneyen bir yalnızlık, ayaklarıma eşlik eden bir gölge.


İki kelimeyle özetlediğim bir dünya acınası gözükebiliyor evet farkındayım. Fakat biliyoruz ki kimse virgüller için ölmüyor. Herkes son noktasını olumlayacak en ufak kırıntının peşinde hafızası çarpık balık misali. Dünya küçüldükçe küçülüyor benim devasa şaşkınlığım büyürken. Böylesi bir zamanın getirdiği bütün olumsuzlukları sanki normal bir durum gibi karşılanmasını beklemek bence her şeyden büyük bir işkenceye maruz etmek kendisini. Yüksek hızla blenderdan geçiriliyormuşuz gibi. Evet Sıradaki! Belki de bu yüzden hala şaşkınlığım şakaklarımı zonklamakta.


Tutunmaya çalışıyorum yastıklara, oradan duvarlara, duvarlardan odalara.


Düşme tehlikesini hisseden her bünye bir yerde dikildiğini, sıkıştığını sanabilir. Ama yoktur öyle bir şey. Tutunmanın kendisini sağlayan şey böyle durumlarda başka bir yere düşme “gitme” isteğidir.Bir çok yazıda karşılaşırım ben bununla. Hatta kendim de çok kullanırım. Hey “düşüyorum” bakın , aha da bıraktım ipi. Bizi başka bir andavallığa taşıyacak her gemiye binmeyi sevdiğimizden midir yoksa bu arayışın kendisine tutkun olduğumuzdan mıdır, içinde düşme olasılığı barındıran her şeye karşı açık yürekli olabiliriz.


Şu alnımı yaslayacak bir mutluluk eksikliği, yüzümün bütün kıvrımlarına nüksedip keyfimi kaçırıyor son günlerde. Oysa anlaşmıştım ben kendimle, seviyorduk çürümeyi. Çürürken yaşamdan bahsetmeyi. Öyle ki duşa kabin fiyatlarına baktım bugün. İnsanız ya evler, odalar yetmez, daha da küçük kutulara her şeklimizle girmeliyiz. Kaça patlar bana bir kutu? Kampanyadaymış üstelik duş başlığı hediyeli!!. Nefes darlığıyla karşılaştığım nadir anlardan birisidir. Nerede olduğum ani bir dalgayla dağılır bilincime.


“oluşun kendisi keskin bir can çekişmedir” Anlamı; seni beni var eden şey , kaybettiğimizi düşündüklerimizdir. Ama tek bir sorun var ki nerede kaybolduğunu , yahut neyi kaybettiğini farkına varacağın süreç içerisinde bir halta yaramayacaksın. Anlamı ;Cebinde şeker saklayan dede henüz çok uzaklarda.


Kıpırtısızım.


Çok uzaklarda bırakmış olabileceğim başka bir ben var mıdır acaba. Ama durun söylemeyin. Varsa da mutlaka benden daha kötü durumdadır. Bu bakış açısı bulunduğum tortuyu daha da güzel kılacak çünkü.


The Ascent Of Everest
Download

Hiç yorum yok: