2/14/2009

Yırtık



“Dudaklarımdan ses çalmaya gelen adam;
Portakal mı kokuyor için
Boynumdaki dolunay huzmelerini görüyor musun
Sun..
Öptükçe kararıyor başaklar”

Tanrıçalar gibi yürüyorum bedeninde
Sırtının en kavisli yerine acılı bir sırrı dikerken
Dünyanın çatlağından sızmış bir mırıldanma doluyor odamıza
Beraberinde getirdiği o ağır et kokusunu duymamazlıktan geliyorum
Mavi bir kediyle dans ediyorsun
İşitemediğim diğer sesleri duymak için zorluyorum kendimi
Çok uzaklardan radyoda çalan bir şarkıyı duyabiliyorum sonunda
Karnımda birikmiş şeytan tüyleri kaçışıyor

Günlerdir bu odadayım belki
Belki de yıllar oldu
Zaman sadece kum ;odamın bir ucunda kavanozun içinde sırıtırken
Yine de düşmüyor süngüsü cellatların
İnsan yırtığından dalıyorlar hayata
Hayatlarımıza…
Derimi inatla bırakmayışım
Derin bir suçlulukla dolduruyor gölgemi


Kuyularda boğdurduğum tüm sular
yağmur olup akıyor üstüme.

Hiç yorum yok: